1950 sonrası kontrolsüz toplumsal göçler, çarpık kentleşme ve plansız altyapı ile birleşerek Türkiye’yi ciddi bir felaket riski ile karşıya bırakıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2021 yılında Türkiye genelinde 1.1 milyon kişi göç etti ve bu durum, şehirlerin nüfus yoğunluğunu artırarak sosyal ve ekonomik sorunları derinleştirdi.
Aksoy, "Göç hareketleri, yalnızca fiziksel yer değiştirmenin ötesinde; eğitim, sağlık, sosyal hizmetler ve altyapı gibi temel ihtiyaçların da etkilenmesine neden olmaktadır," diyerek konunun çok boyutlu doğasına dikkat çekti. Çarpık kentleşme, özellikle büyük şehirlerde, konut ve yaşam alanlarının kalitesizleşmesine, ulaşım sistemlerinin yetersizleşmesine yol açıyor.
Ülke genelindeki büyük şehirlerde, eğitimde eşitsizlik oranları ve sağlık hizmetlerine erişim arasındaki bağ, göçten etkilenen topluluklar için ciddi tehditler oluşturuyor. Örneğin, sosyoekonomik durumu düşük olan grupların eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşımında yaşanan sıkıntılar, bireylerin sosyal mobilitesini de azaltıyor.
Aksoy, bu sorunların çözümünde bütüncül bir yaklaşımın gerekliliğini vurguladı. "Toplumun her kesimini etkileyen bu meseleler, yalnızca yapısal planlamalarla değil; eğitim, sağlık, altyapı ve sosyal yaşamın entegrasyonu ile çözüme kavuşturulmalıdır," dedi.
