YALANCILIK

SERDAR CEMAL HOCA

16-01-2023 17:19

 

Güzel ahlâk sahibi insanın kaçınması gereken tutum ve davranışların başında yalancılık

gelmektedir. Bu kapsamda birey, hem yalan konuşmaktan hem de yalancı şahitlikten uzak

durmak zorundadır.

Türkçe’de yalan, Arapça’da kizb kelimeleriyle ifade edilen yalancılık “herhangi bir konuda

gerçeğe aykırı bilgi veya haber vermek, sözün hakikate uygun olmaması”

anlamlarına gelmektedir. Yalan doğruluğun zıddıdır.

Yüce Allah, inançlı, insanî ve ahlâkî değerleri içselleştirmiş bireye yalan konuşmayı

Yasaklamakta ve doğru sözlü olmayı emretmektedir. Bu konuda Kur’ân’da “Ey iman edenler!

Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin!” buyrulmaktadır. Âyette “dünyada Allah’a itaat etmek ve ahirette cezalandırılmaktan korkmak, Allah’a saygı duymak, O’na karşı sorumluluğunun bilincinde olmak, farzları yerine getirip haramlardan sakınmak ve manevi ruh olgunluğuna sahip olmak, Allah’ın muhafazasına girmek, emrini tutup azabından korunmak Yüce Allah’a karşı gelmekten sakınmak ve O’nun ilâhî mesajına duyarlılık göstermek” gibi anlamlara gelen takvâ emri ile doğru söz söyleme emri bir arada kullanılmıştır. Bu durum, doğru sözün, takvânın gereği olduğunu göstermektedir. Bu şekilde takvâya uygun doğru söz söylemeyi şiar edinen birey, sıddîk (özü-sözü bir, dosdoğru insan) vasfının yanı sıra Yüce Allah’ın katında şahit olma makamına erişecektir. Onlara muhteşem mükâfatlar vardır. Yalancıların durağı ise cehennem olacaktır.

İslâm’da yalan konuşmanın yanı sıra yalancı şahitlik yapmak da yasaklanmaktadır. Bu

konuda Kur’ân’da, “Ey iman edenler! Kendiniz, ana-babanız ve en yakınlarınızın aleyhine bile olsa,

Allah için şahitlik yaparak, adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz)

zengin veya fakir bile olsalar (adaletten ayrılmayın). Zira Allah her ikisine de daha yakındır.

Dolayısıyla adaleti yerine getirme konusunda nefsinize uymayın. Şayet (şahitlik ederken gerçeği)

çarpıtırsanız ya da (şahitlikten) çekinirseniz biliniz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir

topluma olan kininiz, sakın sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Âdil olun! Bu, Allah’a karşı gelmekten

sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan

haberdardır.” buyrulmaktadır. Bu âyetlerden şu sonuçlar çıkarılabilir:

* Müslüman, şahitliği Allah rızası için yapmak zorundadır.

* Müslüman, adaleti ayakta tutmakla mükelleftir.

* Kur’ân’da insanların siyasi, sosyal ve ekonomik statülerine ya da yakınlık derecelerine

göre şahitlik yasaklanmıştır.

* Yüce Allah, kullarının durumlarını tayin etmeye veya onları korumaya insanlardan daha

yakındır.

* Şahitlikte nefsine uyan adaleti yanıltır.

* Gerçeği çarpıtmak ve şahitlikten vazgeçmek, Yüce Allah’ın katında hesaba konu

davranışlardır.

* Bir kişi veya topluma duyulan kin ve nefret, adaletin yerini bulmasına engel teşkil

etmemelidir.

* Âdil olmak, takvâya uygun bir davranıştır.

Hz. Peygamber (s) de yalan konuşmayı yasaklamaktadır. O, “…Yalandan sakının. Yalan

insanı günaha, o da cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah

katında yalancılardan yazılır.

Yalandan sakının. Zira yalanla günah yan yanadır ve her ikisi de

insanı cehenneme götürür”

ifadeleri ile yalanın hem çirkin bir davranış hem de insanı hüsrana

götüren bir günah olduğunu vurgulamaktadır. O, yalanı münafıklık alameti ve muhataba

ihanet olarak değerlendirmektedir.

İslâm’da hem yalan konuşmak hem de yalancı şahitliği yapmak imanla ilişkilendirilmekte

ve bu olumsuz davranışlar başlı başına insanî ve ahlâkî bir sorun olarak algılanmaktadır. Zira

yalan söyleyen birey muhatabını aldatmakta; yalancı şahitliği yapan da bilerek ve kasten gerçeğe

aykırı beyanatta bulunarak adaleti yanıltmaktadır. Yalancı şahitlikte bulunan, belki de hiç

tanımadığı insanların aleyhine sonuçlanacak biçimde hakikati tersyüz etmektedir. Bu çirkin

davranışın aynı zamanda kul hakkı olduğu da açıktır. Bunun bilinmesine rağmen, İslâmî ve

ahlâkî terbiyeden yoksun kişiler, söz konusu kul hakkını üstlenme pahasına da olsa yalancı

şahitliği yapmaktadırlar. Halbuki Hz. Peygamber (s), “Bizi aldatan bizden değildir.”

buyurarak, aslında bu davranışların mü’min kişiden ne denli uzak olması gerektiğine vurgu yapmaktadır.

Güncel ve ahlâkî bir problem olan yalan söylemenin pek çok türü vardır. Bu bağlamda,

muhataba gerçeğin dışında aktarılan bütün sözler, sadece yalandır. Yalanın bir türü de iletişim

teknolojisinin gelişmesiyle yayılmaya başlamıştır. Yalanın bu türü şu şekilde cereyan etmektedir.

Bir kişiyi başka bir kişi cep telefonundan aradığında, aranan kişi telefonunu kendisi açmayıp eş,

çocuk ya da etrafındaki diğer insanlara açtırmakta ve kendisinin o esnada orada bulunmadığını

söylettirmektedir. Halbuki kendisi o sırada oradadır. Orada olmasına rağmen bu yalan bilgiyi

karşı tarafa ilettiren kişi, sadece yalan söylemekle kalmamakta, başta çocuklar olmak üzere

çevresindeki insanlara da yalan söylemeyi öğretmektedir.

Yalan söylemek ve yalancı şahitliğinde bulunmak, aynı zamanda ahiret inancıyla ilgili bir

konudur. Zira yalan söyleyerek muhatabını aldatan, yalancı şahitliği yaparak da adaleti yanıltan

kişi bu çirkin ve ahlâk dışı davranışından dolayı ahirette hesaba çekilecektir. Allah’a ve ahiret

gününe gerçekten iman eden bir Müslüman, yaptığı ibadetlerin sevabından eksiltilerek hakkını

ihlal ettiği kişiye verileceğine mutlak anlamda inansa, bu davranışlarda bulunamaz. Meselenin

bu boyutuyla da ele alınıp irdelenmesinin bireylere ahlâkî güzellik kazandırmada katkı

sağlayacağını düşünmekteyiz.

Hulasa yalan konuşmak ve yalancı şahitlik yapmak, İslâm’da kesin bir dille

yasaklanmaktadır. Bu olumsuz davranışlar, asla müslümana yakışmaz. Dolayısıyla güzel ahlâkı

bir değer olarak gören ve Kur’ânî ilke ve erdemlerle ahlâkını güzelleştirmeyi hedefleyen bireyin

yapması gereken, özü-sözü bir ve dosdoğru olmak, yalan konuşmamak ve şahitliğine

başvurulduğunda gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatarak adaletin yerini bulmasına katkı

sağlamaktır.

DİĞER YAZILARI BIR TOPLUM NASIL ÇÖKER? 01-01-1970 03:00 Bu Dua İle Parayı Koyacak Yer Bulamazsınız 01-01-1970 03:00 BİR MALI KOLAY VE ACİL SATMAK İÇİN DUALAR.. 01-01-1970 03:00 Teravih Namazı 01-01-1970 03:00 Müslüman Olmayan Doktor 01-01-1970 03:00 İslam'da Yalan Söylemek 01-01-1970 03:00 NAMAZ 01-01-1970 03:00 İslam Dini'nde Tebliğ 01-01-1970 03:00 KADER 01-01-1970 03:00 Müslümanlık ve Salih Amel 01-01-1970 03:00 islam'da Adalet Anlayışı 01-01-1970 03:00 Süleyman Mührü 01-01-1970 03:00 Patlıcan'ın Faydaları 01-01-1970 03:00 AYDIN AYAYDIN KİMDİR 01-01-1970 03:00 İslam dininde kader inancı 01-01-1970 03:00 NAMAZ 01-01-1970 03:00 Salavat Getirmek 01-01-1970 03:00 İslam Dininde İsraf 01-01-1970 03:00 Gün Birlik Olma Vaktidir 01-01-1970 03:00 İslam'da Yönetim 01-01-1970 03:00 Faiz Nedir ? 01-01-1970 03:00 ALLAH İÇİN İNFAK 01-01-1970 03:00 İSLAM’IN YILBAŞI-NOEL KUTLAMALARINA BAKIŞI 01-01-1970 03:00 Zeytin Ağacı 01-01-1970 03:00 Pozitif Sevgi 01-01-1970 03:00 İSM-İ A'ZAM DUASI(SIR DOLU DUA) 01-01-1970 03:00 Büyü Belirtileri 01-01-1970 03:00 Kurbanlık Hayvan Nasıl Seçilir ? 01-01-1970 03:00 Kurbanlık Hayvan Nasıl Seçilir ? 01-01-1970 03:00 9 Haziran Cuma Hutbesi 01-01-1970 03:00 Hanımın ve Beyin Birbirine Karşı Görevleri 01-01-1970 03:00 Ramazan Bayramı'nın Önemi 01-01-1970 03:00 İtikaf Nedir ? 01-01-1970 03:00 İSLAM’A GÖRE GÜZEL AHLAKIN ÖZELLİKLERİ 01-01-1970 03:00 Günahlar açıktan işlenmeye başlanınca, iyi kötü herkes genel bir azaba maruz kalır. 01-01-1970 03:00 Ayetel Kursi’yi Okuma Usulleri 01-01-1970 03:00 SELAMLAŞMA'DA ADAP 01-01-1970 03:00 İSLAM’DA AİLE KURMANIN ÖNEMİ 01-01-1970 03:00 Satılamayan Malların Çabuk Satılması için Etkili Dualar 01-01-1970 03:00 İslamiyet’te Hayvan Sevgisi 01-01-1970 03:00 Muğla’nın ağabeyi Yavuz Demir performansıyla göz dolduruyor 01-01-1970 03:00 DENENMİŞ ZENGİNLİK DUASI YÜZDE YÜZ ETKİLİDİR 01-01-1970 03:00