Müslüman ahlakının temel taşlarından biri, insana değer vermek, özellikle de mümin kardeşlerine karşı saygılı ve nazik olmaktır. Bu değerler, sadece dini bir zorunluluktan öte, huzurlu bir toplum inşa etmenin ve sağlıklı insan ilişkileri kurmanın da vazgeçilmez unsurlarıdır. M. Zahid Kotku Hazretleri'nin "Bir müslümana şer olarak kafidir ki: Bir müslüman kardeşine hakaretle bakmak, tahrik edici kelimeler kullanmak..." sözleri, bu hassasiyeti derinden hissettirerek, müminlerin birbirleriyle olan münasebetlerinde son derece dikkatli olmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu veciz ifade, hakaretin çeşitli tezahürlerine işaret ederken, özellikle kardeşinin sözünü kesmek, itiraz ederek mücadeleye girişmek ve fikrini cerh etmek gibi davranışların, en büyük hakaretlerden olduğunu belirtmektedir. Bu makalede, bu önemli konuyu derinlemesine inceleyerek, kardeşini hakir görmenin bireysel ve toplumsal sonuçlarını, İslam ahlakı perspektifinden değerlendireceğiz.
Hakaret, insan ruhunda derin yaralar açan, özgüveni zedeleyen ve karşıdaki kişiyi değersiz hissettiren bir davranıştır. Hakaret içeren bir bakış, aşağılayıcı bir kelime veya küçümseyici bir tavır, muhatabının kalbini kırarak, aradaki sevgi ve saygı bağını zayıflatır. İslam, her türlü hakareti yasaklayarak, müminlerin birbirlerine karşı nazik, saygılı ve hoşgörülü olmalarını emreder. Kur'an-ı Kerim'de, "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz." (Hucurat Suresi, 10. Ayet) buyrulmaktadır. Bu ayet, müminlerin birbirleriyle kardeşlik hukukunu gözetmeleri gerektiğini, aralarındaki sorunları çözmek ve Allah'tan korkmak suretiyle rahmete ulaşabileceklerini ifade etmektedir. Dolayısıyla, hakaret içeren davranışlar, kardeşlik hukukuna aykırı olduğu gibi, Allah'ın rızasını kazanmaya da engel teşkil eder.
M. Zahid Kotku Hazretleri'nin vurguladığı gibi, kardeşinin sözünü kesmek, itiraz ederek mücadeleye girişmek ve fikrini cerh etmek gibi davranışlar, en büyük hakaretlerden sayılmaktadır. Bu davranışlar, karşıdaki kişiye değer vermemek, onun fikirlerini önemsememek ve onu dinlemeye tahammül edememek anlamına gelir. İletişim kuralları açısından da son derece yanlış olan bu tutumlar, sağlıklı bir diyalog ortamını zehirler ve anlaşmazlıkları körükler. Bir mümin, kardeşinin sözünü sabırla dinlemeli, onu anlamaya çalışmalı ve eleştirilerini yapıcı bir üslupla dile getirmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sünneti de, insanlarla yumuşak ve nazik bir şekilde konuşmayı, onları kırmamayı ve incitmemeyi öğütlemektedir.
Fikri cerh etmek, yani bir kişinin fikrini çürütmeye çalışmak da, saygısız bir davranış olarak kabul edilmelidir. Elbette, farklı fikirlerin olması ve bunların tartışılması, bilgi alışverişi ve gelişme için önemlidir. Ancak, bu tartışmaların seviyeli, saygılı ve yapıcı bir şekilde yapılması gerekir. Karşıdaki kişinin fikrini küçümsemek, onu aşağılamak veya alay etmek, İslam ahlakına kesinlikle uygun değildir. Bir mümin, kardeşinin fikrine katılmasa bile, onu dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve kendi fikrini nazik bir şekilde ifade etmelidir. Tartışmanın amacı, gerçeği bulmak olmalı, karşıdaki kişiyi yenmek veya aşağılamak değil.
Kardeşini hakir görmenin bireysel sonuçları olduğu kadar, toplumsal sonuçları da vardır. Hakaret ve saygısızlık, toplumda güvensizlik, nefret ve düşmanlık duygularını körükler. Birbirine saygı duymayan, birbirini dinlemeyen ve birbirine değer vermeyen insanların oluşturduğu bir toplum, huzurlu ve mutlu olamaz. Böyle bir toplumda, birlik ve beraberlik duygusu zayıflar, sosyal dayanışma azalır ve toplumun temelleri sarsılır. İslam, toplumda sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının hakim olmasını emreder. Bu nedenle, müminler, birbirlerine karşı nazik, saygılı ve hoşgörülü davranarak, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunmalıdır.
Sonuç olarak, kardeşini hakir görmek, İslam ahlakına aykırı, insan ilişkilerini zedeleyen ve toplumsal huzuru bozan bir davranıştır. M. Zahid Kotku Hazretleri'nin ifadesinde belirtildiği gibi, kardeşinin sözünü kesmek, itiraz ederek mücadeleye girişmek ve fikrini cerh etmek gibi davranışlar, en büyük hakaretlerden sayılmaktadır. Bir mümin, kardeşine karşı her zaman nazik, saygılı ve hoşgörülü olmalı, onu dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve eleştirilerini yapıcı bir üslupla dile getirmelidir. Böylece, hem kendi ruh sağlığını koruyacak, hem de topluma huzur ve mutluluk getirecektir. Unutmamalıyız ki, insanlara değer vermek, onlara saygı duymak ve onlarla güzel bir şekilde iletişim kurmak, sadece dini bir görev değil, aynı zamanda insan olmanın da gereğidir. Bu bilinçle hareket ederek, kardeşlerimizle olan münasebetlerimizi daha da güzelleştirebilir ve daha huzurlu bir toplum inşa edebiliriz.