Muhammed Masum Hazretleri'nin hikmetli sözleri, kısa ömrün sonsuz ahiret hayatıyla olan derin bağını bizlere hatırlatır. İnsan, bu fani dünyada attığı her adımın, ahiretteki ebedi yaşamını şekillendireceğini idrak etmelidir. Akıllı insan, bu gerçeği kavrayarak, ahirette rahat ve huzurlu bir yaşam sürmesine vesile olacak ameller işlemeye gayret eder. Bu amellerin en kıymetlilerinden biri ise insanlığa hizmet etmektir. İnsanlara iyilik yapmak, hem dünyevi sıkıntıları hafifletir hem de ahirette azaptan kurtulmaya ve cennet nimetlerine nail olmaya zemin hazırlar.
Hazreti Peygamber (sav)'in hadis-i şerifleri, bu konudaki yolumuzu aydınlatır niteliktedir. Bir müslümanın, diğer müslümanın kardeşi olduğu, ona zarar vermemesi, onu üzmemesi gerektiği vurgulanır. Bir müslümanın aybını örtenin, Allah Teâlâ'nın da kıyamet gününde onun ayıplarını örteceği müjdelenir. Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmış olanların ahirette azaptan korkmalarına gerek olmadığı bildirilir. Allah Teâlâ'nın, bazılarına verdiği nimetleri, insanlığa faydalı olmaları için bahşettiği, bu nimetleri dağıttıkça azalmayacağı, dağıtmayanlardan ise alınıp başkalarına verileceği ihtar edilir. Bir müslümanın din kardeşinin bir ihtiyacını karşılamasının, on yıl itikâftan daha hayırlı olduğu, Allah rızası için bir gün itikâfın ise, insanı cehennem ateşinden çok uzaklaştırdığı müjdelenir. Din kardeşinin bir işini yapana meleklerin dua ettiği, o işe giderken her adımı için bir günahının affolunduğu ve kıyamette çeşitli nimetlere kavuşacağı ifade edilir. Din kardeşinin rahatlaması veya sıkıntıdan kurtulması için idarecilere gidip uğraşana, sırat köprüsünden herkesin ayağının kaydığı o zorlu anda Allah Teâlâ'nın yardım edeceği belirtilir. Allah Teâlâ'nın en sevdiği işin, bir mümini sevindirmek, onu elbise vererek, yedirip içirerek veya başka bir ihtiyacını karşılayarak mutlu etmek olduğu vurgulanır. Saygısızlık edene yumuşak davranan, zulmedeni affeden, vermeyene veren, kendisini arayıp sormayan akrabasını gözetenin, cennette yüksek derecelere ulaşacağı bildirilir. Din kardeşine güler yüz göstermenin, iyi şeyler öğretmenin, kötülük yapmasını engellemenin, sorana yol göstermenin, sokaktaki pis ve zararlı şeyleri temizlemenin birer sadaka olduğu ifade edilir. Selam verirken gülümseyenin sadaka sevabına nail olacağı belirtilir. Seferde, topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir ve şehitlik hariç, hiçbir amelin onun sevabına erişemeyeceği vurgulanır. Kim bir müslümanın sıkıntısını giderip, onu sevindirirse, Allah Teâlâ'nın da kıyamette en sıkıntılı anlarda, onu sıkıntılardan kurtaracağı müjdelenir. Din kardeşine yardım edenin yardımcısı Allah Teâlâ'dır. İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır. Allah Teâlâ'nın farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini sevindirmektir. İmanı en kuvvetli olan, ahlakı en güzel ve hanımına karşı en yumuşak olandır. Söz veriyorum, tartışmayan, haklı da olsa, kimseyi incitmeyen cennete girer. Müminlerin, birbirine karşı sevgi ve merhamette, bir vücut gibi oldukları, vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücudun huzursuz olduğu ve oranın tedavisi ile meşgul olunduğu, Müslümanların da böyle birbirine yardıma koşmaları gerektiği belirtilir. Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, başkaları için de sev ki müslüman olasın.
İslam alimleri, Allah Teâlâ'nın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, Onun kullarına öyle muamele etmeniz gerektiğini buyururlar. İyiliği sayarak değil, saçarak yapmak, cömert verene değil, verdiğine sevinene denir. Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün iyilikler ise, vermek üzerinedir.
Bu veciz ifadeler, bize insanlığa hizmetin ve iyilik yapmanın ne denli önemli olduğunu açıkça gösterir. Bu dünyada yapacağımız her iyilik, ahirette karşımıza kat kat çıkacaktır. Öyleyse, elimizden geldiğince insanlara yardım etmeli, onların sıkıntılarını gidermeye çalışmalı, onları sevindirmeli ve Allah Teâlâ'nın rızasını kazanmaya gayret etmeliyiz. Unutmamalıyız ki, insanlığa yapılan her hizmet, ahirete açılan bir kapıdır. Bu kapıyı ne kadar çok açarsak, ahiretteki mükafatımız da o kadar büyük olacaktır. İyiliği sayarak değil, saçarak yapmalı, çevremizdeki herkese yardım eli uzatmalıyız. İşte o zaman, hem bu dünyada huzur bulur hem de ahirette ebedi saadete erişiriz.