"Bismillahirrahmanirrahim"
Bugün modern hayatın koşuşturmacası içinde en çok ihmal ettiğimiz değerlerden biriyle karşınızdayız: Gerçek anlamda dertlenmek. İnsanlık olarak iletişim araçları geliştikçe yalnızlaşıyor, teknoloji ilerledikçe kalplerimiz birbirinden uzaklaşıyor. Oysa İslam'ın bizden istediği; sadece kendi dünyamıza çekilip ibadet etmek değil, aynı zamanda ümmetin derdiyle dertlenmek, din kardeşimizin sıkıntısını kendi sıkıntımız bilmektir.
"İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!" (Bakara Sûresi, 177. Âyet)
Bu ayet-i kerime, gerçek iyilik kavramını tüm boyutlarıyla ele almaktadır. Görüldüğü üzere iyilik sadece ritüellerden ibaret değildir. İman esaslarıyla birlikte toplumsal sorumluluklar, paylaşma, sözünde durma ve sabretme gibi erdemler bir bütün olarak sunulmaktadır.
Ayetin derinlemesine tahlilinde şu hakikatler ortaya çıkmaktadır:
İman teorik bir kabullenme değil, pratik hayata yansıyan bir eylemdir
İbadetler toplumsal sorumluluklarla tamamlanmadıkça eksik kalır
Mümin kimliği, hem Allah'a hem de O'nun yarattıklarına karşı sorumlulukları içerir
"İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır." (Tirmizî, Kıyâmet, 55/2507)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hadis-i şerifle, müminin toplum içindeki aktif rolünü vurgulamaktadır. İslam, insanlardan uzaklaşarak bir köşeye çekilmeyi değil; toplumun içinde erdemli bir duruş sergilemeyi öğütler.
Gerçek bir mümin:
Komşusunun açlığından haberdar olandır
Hasta din kardeşini ziyaret edendir
Bir yetimin başını okşayandır
Muhtaç olana el uzatandır
Mazlumun yanında yer alandır
"Bir müslümanın sıkıntısını gidermeyi, dünya dolusu altın ve gümüşe sahip olmaya tercih ederim." (Ali el-Müttakî, VI, 598/17049)
Hz. Ali (r.a.)'ın bu sözü, İslami değerler hiyerarşisini açıkça ortaya koymaktadır. Dünya malı ve servet, ancak Allah'ın rızasına vesile olduğunda değer kazanır. Bir mümini sevindirmek, onun sıkıntısını gidermek, dünyevi tüm kazançlardan daha değerlidir.
Ensar ve Muhacir kardeşliği: Medine'deki Müslümanlar, Mekke'den gelen kardeşleriyle her şeylerini paylaşmışlardır
Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın cömertliği: Tüm malını Allah yolunda harcamaktan çekinmemiştir
Hz. Osman (r.a.)'ın fedakarlığı: Kıtlık zamanında ticaret kervanını Medine halkına bağışlamıştır
Teknoloji çağında:
Sosyal medyada binlerce arkadaş ama yalnız başına iftar yiyen Müslümanlar
Anlık mesajlarla hızlı iletişim ama derinliksiz diyaloglar
Gösterişli yardım kampanyaları ama komşunun temel ihtiyaçlarından habersizlik
Yakın çevreden başlayarak ihtiyaçları tespit etmek
Gösterişten uzak, samimi yardımlaşma ağları kurmak
Zaman ayırarak din kardeşlerimizi gerçekten dinlemek
Dua ile desteklemek ve maddi yardımı birlikte sunmak
"Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen, onlardan değildir." (Teberânî, el-Mu‘cemü’s-Sağîr, II, 131/907; Beyhakî, Şuabü’l-Îman, VII, 361)
Bu hadis-i şerif, İslami kardeşliğin sınırlarını net olarak çizmektedir. Coğrafi sınırlar, dil farklılıkları, kültürel ayrımlar müminler arasındaki kardeşlik bağını zayıflatamaz.
Yerel düzeyde: Mahallemizdeki ihtiyaç sahiplerini tespit ve destek
Ulusal düzeyde: Ülkemizdeki mazlum ve mağdurlara sahip çıkma
Küresel düzeyde: Dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman kardeşlerimizin dertleriyle ilgilenme
Allah'ın rızasını kazanma
Toplumsal barışa katkı sağlama
Duanın kabulüne vesile olma
Sıkıntıların hafiflemesi
Manevi huzur ve içsel tatmin
Sevgili kardeşlerim,
Bugün "Din kardeşinin sıkıntısı var mı?" sorusunu kendimize sormalıyız. Bu soru, sadece sözel bir nezaket ifadesi değil; hayat felsefemizin merkezine yerleştirmemiz gereken bir prensip olmalıdır.
Bugün bir din kardeşimizi arayalım
Komşumuzun ihtiyacını soralım
Yetim bir çocuğun yüzünü güldürelim
Hasta bir mümini ziyaret edelim
Duanın gücünü unutmayalım
Unutmayalım ki gerçek mümin, sadece kendi derdiyle değil, tüm ümmetin derdiyle dertlenendir. Rabbimiz, bizleri dertlenen, duyarlı, paylaşan ve sevindiren kullarından eylesin.
SERDAR CEMAL HOCA
AK Parti İlçe Başkanı Nasıl Olmalı?
Serapla Tatlı Sert
“Yeni Prenslerin Fermanı”
YUSUF POLAT
Zirveye daha da zirveye
Cemal Demirtaş
BODRUM BELEDİYESİNİN ŞEZLONGLARI
AKIN TEZEL
Bir Garip Saldırı
ERHAN DARGEÇİT
TBMM kapanmamalıdır
Hakan'ın Kalemin'den
Sevgili Dostlar...
DR.İSMAİL TEKPINAR
FİLİSTİN DE SOYKIRIM VAR SESLERİNİ DUYAN VAR MI?