Peygamberlerin insanlık tarihindeki önemi ve fonksiyonu, sadece öğrettikleri dinî esaslarla sınırlı kalmayıp, insanoğlunun ahlaki, sosyal ve medeni pek çok yönünü de kapsamaktadır. Bu bağlamda, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) Türkler hakkındaki tavsiyeleri, sadece İslam dünyası için değil, evrensel insanlık için de önemli bir anlam taşımaktadır. İşte bu eserimizde, bu tavsiyelerin derinliğine inerek, peygamberin söz konusu hadiselere dair neden bu kadar hassas bir yaklaşım sergilediğini irdelemeye çalışacağız.
Hz. Muhammed’in, İslamiyet’in ilk dönemlerinden itibaren Türk halkına karşı sergilediği bu koruyucu duruş, pek çok farklı kaynakta belirtilmiştir. Ebu Davud’un “Sünen” adlı eserinde ve İmam-ı Nesai’nin hadislerinde görülen, “Türklere dokunmayın” şeklindeki ifadeler, yalnızca bir emir değil, aynı zamanda bir koruma ve saygı ifadesidir. Bu emir, Hz. Peygamber’in Türkleri müslümanların bir parçası olarak kabul etmesi ve onlarla barış içinde yaşanması gereken bir topluluk olarak görmesinin bir yansımasıdır. Öyle ki, “Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin” ifadesi, iki toplum arasında olması gereken barış ve karşılıklı saygının temelini oluşturmaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, Hz. Muhammed’in Türkleri diğer milletlerden ayıran bir konumda değerlendirmesidir. Diğer milletler, özellikle İran ve Bizans'ın, İslam dünyasına düşmanca bir tavır sergilediği onun döneminde sıkça vurgulanırken, Türkler hakkında ise daha yumuşak bir üslup benimsenmiştir. Hz. Peygamber'in, “Ümmetimin idaresi Türklerin eline geçecek” sözü, Türk milletinin İslam tarihi içerisindeki yerinin ve öneminin altını çizen bir hadistir. Bu söylem, Türklerin gelecekteki rolüne dair bir kehaneti beraberinde getirmekte ve onları sadece düşman değil, aynı zamanda dost ve müttefik olarak gören bir anlayışı temsil etmektedir.
Bu teveccüh, Türklerin İslam’la olan ilişkisini derinleştirmiş ve Türk toplumlarının İslami değerlere bağlılıklarını arttırmıştır. Türk milletinin, tarih boyunca İslam’a olan katkıları, yalnızca askeri başarılarla değil, aynı zamanda kültürel ve medeniyet düzeyindeki katkılarıyla da ifade edilmiştir. Kendilerine ait olan değerleri ve inançlarıyla birlikte, İslam medeniyetine büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. İşte bu durum, Hz. Peygamber’in Türkler hakkındaki ifadelerinin ne denli derin ve anlamlı olduğunu gözler önüne sermektedir.
İslam âlimlerinin, Hz. Peygamber’in sözüne atıfta bulunarak, “Türkler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayınız” şeklindeki anlayışı, tarihler boyunca Müslüman topluluklar arasında barışın ve karşılıklı saygının korunmasına yönelik önemli bir mihenk taşı olmuştur. Bu, sadece bir hadis değil, aynı zamanda toplumların sosyal yapılarının ve birlikteliklerinin sürekliliği adına önemli bir ilkedir.
Ayrıca Türk milletinin İslam coğrafyasında oynadığı rol, tarihsel süreç içerisinde pek çok farklı medeniyetle etkileşim içinde bulunmasına, farklı kültürleri benimsemesine ve bu kültürler arasında köprüler kurmasına olanak tanımıştır. Bu bağlamda, Hz. Muhammed’in, “Sakın Türklere dokunmayınız” sözü, yalnızca bir tavsiye değil, aynı zamanda Türklerin İslam tarihindeki pozitif rolünün tanınmasıdır. Bu söz, Türklerin, Müslüman toplumlar içinde birlik ve beraberlik adına taşıdığı önemi ve gerekliliğini gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, Hz. Muhammed’in Türkler hakkındaki vasiyeti, sadece bir emir olmanın ötesine geçmekte, bu tarihi topluluk ile kucaklaşmanın ve barış içinde yaşamanın da bir yolunu sunmaktadır. Peygamberin bu duruşu, tarihin akışında Türk milletinin yücelmesine ve İslam önündeki saygın yerini sağlamlaştırmasına katkıda bulunmuş, aynı zamanda başka toplumların da Türk milletine bakış açısından farklılıklar yaratmıştır. Türkler, sadece barışın değil, aynı zamanda İslam bayrağının da dalgalandığı topraklarda özgün bir kimlik ve özelliğe sahip olarak, Hz. Peygamber’in vasiyeti doğrultusunda tarih sahnesindeki rollerini üstlenmeye devam etmektedirler.