İnsan ruhunun derinliklerinde yatan huzur arayışı, tarih boyunca farklı yollarla kendini göstermiştir. Ancak inananlar için bu arayışın en temel ve doyurucu cevabı, Allah'ı zikretmektir. Zikir, sadece kuru bir tekrar değil, aynı zamanda Rab ile kurulan derin bir bağ, kalbi dinginliğe ulaştıran manevi bir yolculuktur. Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hadisleri, zikrin müminler için ne denli hayati bir emir ve müjde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Zikir: Allah'a Yakınlaşmanın Yolu
Peygamberimizin (s.a.v.) buyurduğu gibi: "Yüce Allah, 'Ben, kulumun zannı üzereyim (inancı üzereyim) hakkında, inancına göre işlem yaparım. Kulum, Beni zikir ettiği zaman, Ben, onun yanındayım. Eğer, o, Beni, kendi nefsinde zikrederse, Ben de, onu kendi nefsimle zikir ederim. Eğer o, Beni bir topluluk içinde zikrederse, Ben de onu içinde zikrettiği topluluktan daha hayırlı olan bir topluluktu içinde zikrederim. O, Bana, bir karış yaklaşırsa, Ben, ona bir arşın yaklaşırım. O, Bana, bir arşın yaklaşırsa, Ben, ona bir kulaç yaklaşırım! O, Bana, yürüyerek gelirse, Ben, ona, koşarak gelirim!'" Bu hadis, zikrin kul ile Allah arasındaki ilişkiyi nasıl kuvvetlendirdiğini ve Allah'ın kuluna olan sonsuz lütfunu gözler önüne serer. Allah'ı anmak, O'na yönelmek, aslında O'nun da bize yöneleceği, bizi affedeceği ve bize merhamet edeceği anlamına gelir. Bu, imanın özünde yatan karşılıklı bir sevgi ve yakınlaşma eylemidir.
Kur'an'dan Zikir Emirleri ve Müjdeler
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, müminlere zikri emreden ve onun faydalarını müjdeleyen birçok ayetle doludur:
* "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikrediniz!" (Ahzab: 33/41) Bu ayet, zikrin sadece belirli zamanlara özgü bir ibadet olmadığını, aksine hayatımızın her anını kuşatması gereken bir prensip olduğunu vurgular.
* "Siz beni zikrediniz ki, ben de, sizi zikredeyim..." (Bakara: 2/152) Bu ilahi çağrı, zikrin karşılıksız kalmayacağının ve Allah'ın da kulunu anacağının en büyük delilidir.
* "Rabbi'nin ismini zikret! Yalnız Ona yönel" (Müzzemmil: 73/8) ve "Sabah ve akşam, Rabbi'nin ismini zikret!" (İnsan: 76/25) ayetleri, günün her anında, özelikle sabah ve akşam vakitlerinde zikrin ehemmiyetini belirtir.
* "Rabbi'ni içinden yalvararak, korkarak, fakat yüksek olmayan sesle sabah ve akşam zikret! Gafillerden olma!" (Araf: 7/205) Bu ayet ise, zikrin sadece dille değil, aynı zamanda kalple, huşu içinde ve gösterişten uzak bir şekilde yapılması gerektiğini öğretir.
* "Haberiniz olsun ki: kalpler, ancak Allah'ı zikirle yatışır, sakinleşir." (Ra’d: 13/28) Modern dünyada artan stres ve kaygılar karşısında, bu ayet zikrin ruhsal şifa olduğunu, kalplere huzur getiren yegane kaynak olduğunu ilan eder.
Zikrin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi
Zikir, sadece dil ile Allah'ın isimlerini anmak değildir. Aynı zamanda Allah'ın emir ve yasaklarını hatırlamak, O'nun büyüklüğünü tefekkür etmek, yaratılışındaki mucizeleri düşünmek ve O'na şükretmektir. Kur'an-ı Kerim'de belirtildiği gibi: "Namazı kılıp bitirdiğiniz zaman ayakta iken, otururken ve yanlarınız üzerinde iken, Allah'ı zikrediniz..." (Nisa: 4/103) Bu, zikrin hayatımızın her anında, her pozisyonda devam etmesi gereken bir ibadet olduğunu gösterir.
"…Allah'ı zikir etmek, elbette en büyük ibadettir..." (Ankebut: 29/45) ayeti, zikrin tüm ibadetler içerisinde özel bir konuma sahip olduğunu vurgular. Allah'ın "güzel isimleri" (Esma-ül Hüsna) ile O'na dua etmek, zikrin en güzel hallerindendir. "…Allah'ı çok zikir eden erkeklerle Allah'ı çok zikir eden kadınlar için, Allah, bir mağfiret, pek büyük bir ecir ve mükâfat hazırlamıştır." (Ahzab: 33/35) Bu ayet ise, zikrin cinsiyet farkı gözetmeksizin tüm müminler için büyük bir sevap ve mağfiret vesilesi olduğunu belirtir.
Ayrıca, tövbe ve istiğfar da zikrin önemli bir parçasıdır. "… Ey müminler! Allah'a Tövbe ediniz ki, korktuğunuzdan kurtula ve umduğunuza ere bilesiniz!" (Nur: 24/31) ve "…Allah'tan mağfiret dileyiniz. Şüphe yok ki, Allah Müminleri çok yarlıgayıcı, çok esirgeyicidir." (Müzemmil: 73/20) ayetleri, günahlarımızdan arınmak ve Allah'ın rahmetine sığınmak için zikrin ne kadar etkili bir araç olduğunu gösterir.
Sonuç olarak, Allah'ı zikretmek, müminler için sadece bir ibadet değil, aynı zamanda kalplerini arındıran, ruhlarını besleyen ve Allah ile bağlarını güçlendiren bir yaşam biçimidir. Günümüzün yoğun ve stresli dünyasında, zikirle kalplerimizi yatıştırmak ve Allah'ın rahmetine sığınmak, bizlere hem dünyevi hem de uhrevi huzur kapılarını aralayacaktır. Hayatımızın her anını zikirle ihya etmek, Rabbimize yakınlaşmanın ve O'nun sonsuz lütfuna erişmenin anahtarıdır.
SERDAR CEMAL HOCA
AK Parti İlçe Başkanı Nasıl Olmalı?
Serapla Tatlı Sert
“Yeni Prenslerin Fermanı”
YUSUF POLAT
Zirveye daha da zirveye
Cemal Demirtaş
BODRUM BELEDİYESİNİN ŞEZLONGLARI
AKIN TEZEL
Bir Garip Saldırı
ERHAN DARGEÇİT
TBMM kapanmamalıdır
Hakan'ın Kalemin'den
Sevgili Dostlar...
DR.İSMAİL TEKPINAR
FİLİSTİN DE SOYKIRIM VAR SESLERİNİ DUYAN VAR MI?