Dünyadaki her meslek, toplumun işleyişi ve bireysel yaşam koşulları adına vazgeçilmez bir değere sahiptir. Her icraat, insana doğrudan ya da dolaylı yollarla fayda sağlayarak bir amaca hizmet eder. Ancak bazı meslekler, bu faydayı çok daha temel ve hayati bir seviyeye taşır. İşte bu noktada doktorluk, adeta "altın bir meslek" olarak parlamaktadır. Ancak bu kutsal mesleği icra etmek, uzun, meşakkatli ve büyük sorumluluklar gerektiren bir yolculuk demektir. Tıp alanında yapılan hataların telafisinin neredeyse imkansız olduğu düşünüldüğünde, doktorların omuzlarındaki yükün ağırlığı daha iyi anlaşılır.
Doktorlar, hastaların yeniden sağlığına kavuşma umududur. Gözlerinin içine umutla bakan her hastaya şifa olmak, onları yaşama döndürmek, doktorlar için tarifsiz bir ödül gibidir. Bu başarılar, mesleki tatminlerinin zirvesini oluşturur. Öte yandan, çare bulamadıkları, iyileştiremedikleri her hastalık, doktorları gece gündüz üzer, yorar ve derin düşüncelere sevk eder. Bazen kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olsa da, bu durum onları daha da araştırmaya ve öğrenmeye iter. Başkalarının, hatta en yakınlarının bile bakmaya dayanamadığı hastalara, doktorlar büyük bir sevgiyle sarılır, onlara sadece tıbbi destek değil, aynı zamanda manevi güç verir ve yaşam sevincini aşılamak için ellerinden geleni yaparlar. Yaşamın uçuculuğunu, ölümün kaçınılmazlığını herkesten iyi bilen doktorlar, bu acıyı hastalarından uzaklaştırmak ve bu sonu geciktirmek için geceli gündüzlü, büyük bir özveriyle çalışırlar. Onlar için her can bir değerdir ve bu değeri korumak en yüce görevleridir.
İnsan sağlığı, doktorların bilgisi, engin tecrübesi, güçlü sezgisi, keskin teşhis yeteneği ve etkili tedavi yöntemleriyle korunur. Modern tıp, sürekli gelişen, dinamik bir alandır ve doktorlar, bu gelişmeleri en son bilimsel datalar bazında takip etmek zorundadır. Her yeni bilgiye hakim olmalı, karmaşık vakalarda doğru bir sıra tahmin yürütmeli, yorumlar yapmalı, olasılıkları kafalarında değerlendirmeli ve kendilerinin vereceği tarafsız ve bilimsel sorgulamayı sürekli yapmalıdırlar. Bu süreç, sadece ezberlenmiş bilgilerle değil, aynı zamanda eleştirel düşünme ve analitik becerilerle de yönetilir. Kısacası, onların işi sadece zor değil, çok ama çok zordur. Her gün yeni bir meydan okumayla karşılaşır, bilinmeyene karşı savaşırlar.
Bu noktada doktorun kişisel kültürü, bilimsel gücü, analitik kapasitesi ve felsefi tartma yeteneği devreye girer. Yalnızca tıbbi bilgilere sahip olmak yetmez; aynı zamanda insani değerlere sahip, etik kurallara bağlı ve empatik olmak da büyük önem taşır. Doğru düşünen, doğru teşhisi koyan ve doğru tedaviyi uygulayan doktorlar, hastalarının ve aslında hepimizin baş tacıdır. Onlar, toplumumuzun en değerli varlıklarından, sağlık sistemimizin temel taşlarındandır.
Dileğimiz odur ki, bu kıymetli insanlara hak ettikleri değer verilsin ve şükranlarımızı somut adımlarla gösterelim. Sokaklara, caddelere onların adları verilmeli; okul ve üniversitelerin uygun mekanlarına kısa hayat hikayeleri yazılmalıdır. Onların adına hatıra pulları basılmalı ve gelecek nesillere ilham verecek anıtlar dikilmelidir. Bu uygulamalar, sadece bir şükran gösterisi değil, aynı zamanda gelecek nesilleri doktorluk mesleğine özendiren önemli bir motivasyon ve moral kaynağı olacaktır. Doktorluk gibi kutsal bir mesleği seçmek isteyen gençler için güçlü bir teşvik görevi görecektir.
Günümüzde, anılarımızda yaşayan ve geleceğin tüm doktorlarına en derin saygılarımızı sunuyoruz. Onlar, insanlığa adanmış birer kahramandır. Peki sizce, doktorlarımıza olan minnetimizi göstermenin başka hangi yolları olabilir?
SERDAR CEMAL HOCA
AK Parti İlçe Başkanı Nasıl Olmalı?
Serapla Tatlı Sert
“Yeni Prenslerin Fermanı”
YUSUF POLAT
Zirveye daha da zirveye
Cemal Demirtaş
BODRUM BELEDİYESİNİN ŞEZLONGLARI
AKIN TEZEL
Bir Garip Saldırı
ERHAN DARGEÇİT
TBMM kapanmamalıdır
Hakan'ın Kalemin'den
Sevgili Dostlar...
DR.İSMAİL TEKPINAR
FİLİSTİN DE SOYKIRIM VAR SESLERİNİ DUYAN VAR MI?