Önce 12 Dev Adam, sonra Filenin Sultanları; Türkiye hem basketbol, hem de voleybol sporunda oldukça yol aldı. 12 dev Adam diye isim koyduğumuz basketbol erkek milli takımımız bir sefer Avrupa ikincisi oldu, çoğu kez de son sekiz takım içinde yer aldı. Filenin Sultanları diye isim verdiğimiz kız voleybol takımımız iki kere Avrupa ikincisi oldu, çok kere son sekize girdi, dün de Avrupa şampiyonu oldu.
Kızların bu başarısına milletçe sevindik, onları alkışladık, kim olduklarını, nereden geldiklerini, hangi siyasi görüşte olduklarını, nasıl bir yaşam tarzını benimsediklerini tartışmaksızın onları bağrımıza bastık. Ancak bu başarı bazılarının iştahını kabarttı, Filenin Sultanları üzerinden siyasi ve sosyal mesajlar vermeye başladılar. Önce birileri çıktı, "sultan" sözcüğü çağ dışı bir kurumu anımsatır, biz bunlara sultan demeyelim cumhuriyetin kızları diyelim diye önerdiler. Cumhuriyet dedikleri de kendi gündemlerindeki cumhuriyet, kendileri gibi yaşayan, kendileri gibi düşünen insanlardan oluşan bir sanal cumhuriyet.
Bizim kızlar "cumhuriyet kızları" olup çıktılar. Birileri onları tüm topluma örnek gösterdi. Bunda bir sıkıntı yok. Kızlar çalışmışlar, inanmışlar, uygun fırsatlar da geçmiş ellerine. Bunu doğru kullanmışlar, başarmışlar . Aferin onlara. Ama arkasından esas amaç ortaya çıktı. Bu kızların karşısına örtülü kızları çıkardılar, bir karşılaştırma yaptılar. "Bak onlar yapıyor, siz örümcek gibi kıyıda köşede geziniyorsunuz" demeye getirdiler. Örtülü kızlarımızın da bir kısım spor dallarında şampiyonluklar aldığını göz ardı ettiler.
Ama esas fitne buradan sonra başladı. Hepsi ayrı ayrı bir değer olan kızların arasından iki tanesini bilinçli olarak öne çıkardılar. Bunlardan birsi Melissa Vargas isimi bir siyahi. Aslen Kübalı. Sporunu orada geliştirmiş. Malum Küba voleybol sporunda dünyanın önde gelen ülkelerinden. Orada ilerleme imkanı varken anlaşılan bizim kızımız kapitalist dünyanın sahte ışıklarına heves etmiş. Küba dışında bir ülke arayışına girmiş. Yolculuk Türkiye'de bitmiş. Türk vatandaşı olmuş. Tabi milli takıma da yazılmış. Süper oyuncu tamam ama biz dış ülkelerde şu veya bu nedenle spor yapamayan insanları alıp vatandaşlık verirsek kendi sporumuzu nasıl geliştireceğiz? Ben 50 li yıllardaki Fenerbahçe futbol takımının kadrosundaki isimleri sayabiliyorum bumdan altmış yıl sonra. Ama şimdiki kadroyu bir türlü ezberliyemiyorum. Yarısı Afrikalı, yarısı Brezilyalı. Türk futbolu nasıl gelişecek? Belki her takıma renk ve heyecan getirsin diye birkaç yabancı sporcu alırsın, ama omurgası da giderse o Türk takımı olmaktan çıkar.
Neyse bu başka bir konu. Şimdi bizimkiler Melissa kızı Türk kadınına örnek göstermişler. Dikkat edelim, sporcu demiyorum, Türk kadını diyorum. Biz daha lüks bir yaşantı için ülkesini terk eden Türk kadını istemiyoruz. Bu böyle biline.
Şİmdi gelelim bombaya. Takımda Ebrar Karakurt isimli bir oyuncu var. Hani şu saçlarını erkek gibi kesmiş, yetmiyormuş gibi mor renge boyamış kız. Kız diyorum, çünkü kız takımında oynuyor. Eşcinsel bir vatandaş. Kendisi de bunu saklamıyor. Bir ara kadın sevgilisi ile çarşaf çarşaf fotoğrafları çıkmıştı. Yeri gelmişken soralım, bir zamanlar birkaç bayan sporcu idrarlarında doping maddesi çıktığı için ceza almışlardı. Kızlar ağlayıp duruyorlar, vallaha biz doping yapmadık diye. Tavuklara çabuk büyümesi için bir hormon verilir. Bu hormon tavuğun etini yiyen insana da geçer. Kas yapıcı bir hormondur. Fazlası kadınlarda sakal çıkmasına, sesinin kalınlaşmasına neden olur. Aynen erkeklik hormonu özelliği gösterir. Belki bu kızlar da müsabaka öncesi bolca tavuk yediler, idrarları hormonlu çıktı olamaz mı? Şimdi bizim Ebrar'a böyle bir doping testi yapsalar da pozitif çıksa ne diyecekler "kardeş sen doping yapmışsın, cezalısın". Acaba?
Biz Ebrar'ı bu haliyle kabul ettik. Kabiliyetli bir sporcu, özel yaşamı da onun olsun dedik, karışmadık. Ama birileri onu takımın içinden cımbızla tutup çıkardı. Arkadaş takımın tanıtım yüzü oluverdi. Özelliği ne, takımda başka oyuncu yok mu. Neden hep onu ön plana çıkarıyorsunuz? LGBT lobisinin önüne çok güzel bir fırsat çıkmış. Bu vatandaşın durumundan yararlanarak kendi propagandalarını yapacaklar, biz de varız diyecekler. Bizim Ebrar'ın da anlaşılan medyatik olmak hoşuna gitti, bu duruma hiç ses çıkarmadı. Akıllı birisi olsaydı "Takımda başka arkadaşlar da var, biraz onları da gösterin ön planda" derdi.
Ebrar bununla da kalmadı, sosyal medyada yaptığı bir paylaşımla Padişah Abdülhamid'e hakaret eden sözcükler kullandı. Büyük bir olasılıkla bu tezgah da başkaları tarafından örgütlendi. Çünkü Ebrar böyle işlere girecek birisi değil görünüşte. Ama hedef yerini bulmuştu. Milli takımla Abdülhamit düşmanlığı bir arada anılır olmuştu. Bundan iyi propaganda mı olur. Tepkiler gelince arkadaş bir dönüş yaptı "Aslında benim Abdülhamit isimli bir takipçim var, bana ileri geri konuşmuştu, ben de ona cevap verdim" dedi.
Buradan söylüyoruz, milli takımdan elinizi çekin. Onu bölücü, yıkıcı siyasetlerinizin aracı yapmayın. Yazık olur bu çocuklara, hem de size.