Sokak Köpekleri Üzerinden Siyaset
Bugün herkes benden altılı masanın yayınladığı Mutabakat Metni isimli belge hakkındaki
görüşlerimi bildirmemi bekliyor. İktidara geldiklerinde neyi, nasıl yapacaklarını anlatacakları yerde,
neyi, nasıl bozup, yıkacaklarını anlatmışlar. Önümüzdeki yıllarda siyasi tarih konuşulurken herkesi
kahkahalarla güldürecek bir belge olmuş. Biz deli saçmalarıyla vakit kaybetmek istemediğimizden bu
belge üzerindeki tartışmalara katılmayacağız, ama önemsiz gibi görünen, ancak derinliğine
bakıldığında altında başka hesaplar yatan bir güncel tartışmanın arka planını aydınlatmaya çalışacağız;
sokak köpekleri.
Sokak köpekleri insanlar köpekleri evcilleştirmeye başladığı tarihten beri var olmuşlardır. İlk çağ insanı
bu yaratıkları hayvanlarını kurtlardan ve diğer vahşi hayvanlardan korumak için beslemişler, fazlasını
da sokaklara, doğaya salmışlardır. Bazı cins köpekler ise evleri, bahçeleri hırsızlardan korumak, av
esnasında av hayvanlarını çevirip avcının önüne sürmek, ve vurulan hayvanı avcıya getirmek gibi
görevler üstlenmişlerdir. Özellikle şehirlerde sokak köpekleri atık yiyecekler ve çöplerden beslenerek
giderek çoğalmış ve yaşamın olağan bir parçası haline gelmişlerdir. Eski zaman şehirlerinde bu
hayvanlar önemli bir sağlık sorununu da çöpleri yiyerek ortadan kaldırmak suretiyle çözüme
kavuşturmuşlardır.
Köpeklerin, özellikle kontrolsüz bir şekilde sokaklarda yaşayanların en önemli tehlikesi taşıdıkları
kuduz mikrobudur. Bu hastalığı kapan hayvan mutlaka ölür. Tedavisi yoktur. Hastalık ısırma yoluyla
geçer. Ancak salgın yapma tehlikesi yoktur. 19 yüzyıl sonlarında kuduz aşısının bulunmasıyla hem
ısırılan insanları kuduzdan kesin korumak mümkün olmuş, hem de hayvanları önceden aşılamak
suretiyle kuduza yakalanmalarının önüne geçilmiştir. Böylelikle kuduz dikkatli olunursa insan sağlığı
için bir tehlike olmaktan çıkmıştır. Örneğin 1974 yılında Türkiye’de kuduzdan 52 kişi ölürken 2018
yılında bu sayı 1 olarak gerçekleşmiştir. Görülüyor ki dikkat edilirse kuduz diye bir sorun ortada
kalmamıştır.
Son günlerde sokak köpekleriyle ilgili bir tartışma giderek alevleniyor. Bir kesim basını da yanına
alarak sokak köpekleriyle ilgili korkunç hikayeler anlatmaya başladı. Onlara göre sokak köpekleri
özellikle yoldan geçen çocuklara saldırıp onları ısırıp yaralıyor, bir kısım çocuk da köpeklerden
kaçmaya çalışırken caddede akan trafiğin altında kalıp eziliyor. Hatta bazı çocuklar da köpeklerin
ısırması sonucu hayatını kaybediyor. İlginçtir ki bu tür köpek saldırısı haberleri yaklaşık bir yıldır
yoğunlaştı. İnsan düşünmeden edemiyor, bundan 20-30 yıl öncesine kadar Türkiye’de sokaklar
şimdikinden kat kat fazla köpekle doluydu. Trafiğin artması ve çöplerin düzenli toplanması sonucu
köpeklere yaşam alanı kalmadı ve sayıları azaldı. Bu durumda saldırı sayısının da eşit oranda azalması
gerekmez mi? Yoksa köpeklere bir hal oldu da uslu uslu bir köşede pinekleyen köpekler birden
azgınlaştı mı, bilemeyiz.
İşin püf noktası şu¸bu konudaki haberler çoğunlukla iktidara yakın basın ve medya tarafından
dillendiriliyor. Hep bir ağızdan sokak köpeklerinin vahşetini bire bin katarak anlatıyorlar. Buna karşın
kendisini hayvansever diye nitelendiren, büyük şehirlerin zengin ve okumuş kişilerinden oluşan bir
grup da sokak hayvanlarını yüceltmekle meşgul. Geçtiğimiz günlerde Konya’da hayvan barınağında bir
olay cereyan etti. Görevlinin biri bir köpeğe kürekle vurarak ölümüne neden olmuş. Görevli hemen
işten el çektiriliyor ve hakkında gereken işlem yapılıyor. Ama bizimkiler durmuyor. Konya’yı katil şehir
ilan ediyorlar. Konya’ya gidip sokaklardaki köpekleri toplayıp sahiplenmeye çalışıyorlar. Malum Konya
siyaset olarak iktidarın kalesi ya, katil olması gerekiyor. Sonra da durmuyorlar, yine iktidar partisine
ait bir belediye tarafından Beykoz ilçesindeki bir hayvan olayını bahane edip bu ilçemizin belediyesine
yükleniyorlar.
Bunların hayvan sahiplenmesi de bir garip. Hayvanı alıp doğruca kısırlaştırıyorlar. Anlatamadık,
kısırlaştırma soykırım demektir. Bu hayvanların ömrü ortalama 10-15 yıldır. Elinize geçirdiğiniz bütün
hayvanları kısırlaştırırsanız 15 yıl sonra dünya üzerinde kedi köpek kalmaz. O zaman insanlara,
çocuklara bir türlü veremediğiniz sevgiyi kime vereceksiniz. Geçen gün birisi yine Van ilimizde
meydana gelen köpek saldırısını bahane ederek köpeği savunmaya çalışıyor. Vatandaş Eskişehir
hayvan koruma derneği başkanıymış. Baktım PKK terör örgütünü savunduğu için takibata uğramış.
Hem terör örgütünü savunacaksın, hem de hayvanları koruyacaksın. Bu ne biçim iş?
Şimdi son söze gelelim. Sokak köpekleri zararsız hayvanlardır. Çoğu yanınıza kuyruk sallıyarak gelir bir
lokma yiyecek için. Bir kısmı da insanlardan korktuğu için sizi görür görmez kuyruğunu kısıp kaçar.
Yine de grup halinde havlayarak üzerinize gelen köpekleri görürseniz hiç bağırıp çağırmayın. Kaçmaya
çalışmadan olduğunuz yerde durun. Hareket etmediğinizi görünce bir süre bekleyip uzaklaşacaklardır.
Özellikle çocuklarınıza sahip çıkın. Çocukların korkarak, çığırarak kaçışması köpekleri üstüne çeker.
Sakin ve sessiz duracaksınız. O kadar.